Dünyanın Yönü

Yönünü bilmek  kişilerin hayatlarında ilerledikleri yolun doğru olduğunu anlamalarını sağlayar. onlar sayesinde yolumuzda ilerlerken ulaşacağımız yere doğru ilerleriz.  ve bu sayede atarız adımlarımızı

Ülkelerin de kendine ait yolları  ve elbette yön tanımları vardır.

Durup bakınca ileriye doğru ne kadar puslu ve sislide olsa görünen  bir gelecek ve bu gelceğe doğru gidilen ve bu geleceğe doğru giderken atılan adımlar vardır.

Ben  bu aşamada gördüğüm gelecek tasavvurunu paylaşmak istiyoruum sizinle. her ne kadar okuyan olmayacak da olsa:)

Dünya üzerinde ülkelerin çok fazla değişken içeren bir denklem de olsa iki ana çekim güçü üzerinden birbiriyle zıt şekide yoluna yön vermek isteyen  kuvvetler tarafından hamleler yapılarak  kendi yollarında ilerletilmeye çalışıldığını düşünüyorum.

Kendi haline bırakılsa aslında doğruyu bulacak insanlık ama işte bırakılmıyor ki. Bu iki güçü genelleyecek olursak küreselleşme ve ulus devlet .

Küreselleşme: Rusya fedarasyonu dağıldıktan sonra küreselleşme ulus devlet kavramını savunan birbirinden bağımsız gibi gözüken ama aynı yönde ilerleyen yapıya karşı öne geçti. Küreselleşme çok güzel şeyler vadediyordu sınırlar kalkacak , daha zengin ferah bir dünya olacaktı , bunun uygulanabilir örneği avrupa birliği temsil ediyordu dünyaya ama küreselleşme kendini kapitalist yapının büyüttüğü  bir pazarlama tekniğine dönüşmüş olarak buldu . Dünyanın bir tarafı zengin ve ferah yaşıyordu ama diğer kısmı açlık ve anlamsız savaşlarla fakirlik ve sefalet ile yaşamaya zorlanıyordu.
  Biz farketmesek de dünya aynı bizim bedenimiz gibi yaşayan bir organizma aslında  birbirinden bağımsız gibi gözüksede kalp ,beyin, göz , kulaklar gibi uzuvlarımız bizi tamalıyor. Küreselleşme taraftarları  bu sorunun farkına   varmadımı tabi ki vardı lakin bunu düzeltmek için yaptıkları ve kullandıkları ensturumanlar sorunu çözmekten okadar uzaktı ki, kendini bir paradoksun içinde buldu. kapitalizm küreselleşmenin en büyük araç olarak kullanılması , bir tarafta ki zenginliği arttırken diğer tarafta ki fakirliği de arttıyordu. ucurum gittikce büyüyor ama buna karşı yapılan yardımlar ve bağışların bir etkisi olmuyordu .Bakın Mesala cok büyük miktarda yardım yapan veya vakıf kuranlara Kapitalizmin ana oyuncularıdır hep.

Bu yazmamada ki amaç aslında çok farklı. Bu sıralar bakınca çerceveden dışarıya ki çok zor oluyor bu sıralar; dünyanın yönü tam bir  çatallanmanın eşiğinde , soğuk savaş döneminde ki o kabus senaryolarından bile cok daha tehlikeli ve geri dönüşsüz süreclere ait olasılıklar belirdi her yönde.
bu olasılıklar  o eski zamanlarda ki felaket olasılıklarından kat ve kat fazla ve bu sefer bu olasılıkların gerçekleşmesini isteyenlerin sayıları, gücü ve etkinliği daha fazla. Bu durum  çok daha tehlikeli bir sürece doğru gittiğimizin ve sonunda ulaşacağımız yerin bizim açımızdan hiçte beklendiği gibi olmayacağının göstergesi.
 Sürecin geridönüşsüz olması , aslında ne yaparsak yapalım bazı gelişmeleri engelleyemeceğimizin göstergesi. Fizik kuralları karşımızda aslında . nasıl tam bir demir yolu üzende bozulmuş bir arabayı 200 metre öteden gelen bir trende ki makinist fark edip frene bassa dahi, ve trende ki yolcular bağırsa uyarsa dahi bu kaza gerçekleşecekse , ve tek iyi olasılığın arabanın içinde ki yolcuların kaçması için gerekli zamanı bulabilmeri ve arabadan uzaklaşmalarıysa ayı şekide bizimde  dünya olarak yaşadığımız bu süreç içinde elimizden gelen sadece arabada ki uyumayan ve treni görmüş kişileri bu arabadan çıkarmak.

Yorumlar

Popüler Yayınlar